27 Kasım 2013 Çarşamba

KUŞ BİBLOSU BOYAMA&GÜVERCİNLER

"Güvercin,
pencerede kopan alkış"diyor şiirinde  Melih Cevdet Anday.
Başka hangi cümle böyle güzel anlatabilir güvercini.
 Farsça da göğün temsilcisidir:Göğ-ercin.O, uçmaz,mavileşir.Her güvercin biraz mavidir.Nuh peygamber büyük tufanda bir güvercin uçurmuş gemisinden.Neden sonra ağzında bir zeytin dalıyla dönen göğ-ercin,tufanın bittiğini muştulamış.Bu yüzden de göğ-ercin biraz daha mavi,biraz daha sevginin,barışın alamet-i farikası olmuş.
Kadim Çin Felsefesi Feng Shuı'ye göre,hayırlı bir kısmet murad eden,yahut ilişkisinde aşk kelebekleri uçuşsun isteyen,er yada hatun kişi,sırtını evin kapsına verip sağ kolunun gösterdiği en uç köşeyi bir çift aşkı sembolize eden objeyle şenlendirmelidir.Hiç kuşku yok ki,evin aşk köşesine bir çift güvercinden daha yakışanı yoktur.
Madem Eros mesai yapmıyor,evimizin aşk köşesine bir çift koklaşan güvercin yerleştirmek başa düştü.
Bu güvercinleri YKM'de görüp aldım.Ham bisküvi görünümündeydiler.Boyadım ve süsledim.
 Öyle güzel oldular ki,hiçbir şey ummadan onlara bakmak bile insanın içinde kelebekler uçuruyor.
Elbette ki satın alırken sizi de düşünüp 5-6 çift aldım.Biri benim diğerleri sizin için.Bu masalsı güvercinleri satın almak için buraya tık tık. 

Ne zaman onlara baksam,kendimi minik kırmızı kalplerin sağanağında buluyorum.Bu gün fazla mı romantiğim ne:) Böyle romantizme Ümit Yaşar Oğuzcan'ın güvercin şiiri yakışır değil mi?
Sevgiyle afiyette kalın,inşaALLAH...

...
uzattı sevgiyle pembe gagasını
birden öğrendim hayatın manasını
kaderde sevgiyi sende bulmak varmış
seninle bir çift güvercin olmak varmış.



26 Kasım 2013 Salı

CAM BOYAMA ÇİLEKLİ KAVANOZLAR&YAĞMUR

Mevsimlerden hep bahar olsun istiyorum.Kim istemez ki.Lakin benim yakarışım yağmurdan sebeptir.İki gündür Bursa'ya yağmur yağıyor ve ben pek bir keyifliyim.Sarmaşıklı kaldırımların kuzeye bakan kısımları yosun bağlamış bile.Tam da sevdiğim gibi:)Yağmur sefasını kaçırmamak için,bu sabah işe yürüyerek gittim.Yağmur yağınca belediye işçileri, yerde ki yaprakları süpürememişler çok sevindim.Usul usul yağan yağmur,kaldırımlarda rengarenk yaprak desenleri...(Bazen çınar yaprakları yerlere mi daha çok yakışıyor, dallara mı karar vermekte zorlanıyorum).Oh daha ne olsun,dünyalı olmak muhteşem bir duygu:).Elbette yağmur aşkımda karadenizli genlerimin payı inkar edilemez.Ama yok,bu başka bir şey.Yağmur öyle yüreği acıtan değil de,durultan,rahatlatan bir hüzün veriyor insana.Yağmurun insanın yüreğine ağlama sonrası hafifliği vermesinin sebebi de sanıyorum ki,bulutların gözyaşları olmasından.Eskiler adına boşuna rahmet dememişler.Rahmet yüzündendir bereketin en coşkulu halinin yüreğimize,meleklerin öpücüğünü kondurması.
Yağmur damlalarını yeryüzüne melekler taşırmış,o yüzden belki küçük elleri var yağmurun.Ve o yüzdendir,yağmurda edilen duaların muhakkak kabul olunması...
Cam kavanoz boyamayı çok seviyorum,haftalardır onlarca cam kavanoz boyadım.Enamel cam boyalarını fırınlamak veya boyanın fixe olması için 21 gün kurutmak gerekiyor.Acelem olmadığı için ben 21 gün bekliyorum.
Cam kavanoz boyamanın en keyifli aşaması ise hiç kuşkusuz süsleme.Bu defa çilekli peçete dekupaji yaptım.Cam kavanozlar masalsı bir havaya büründüler.
Ve 4-5 kat su bazlı vernik sürerek deseni korumaya aldım.Ben  bayıldım,gözlerimi onlardan alamıyorum.Biliyorum altı üstü iki kavanoz boyadım,bu hava fazla ama :) Artık af ola heyecanımdan...Ev de kavanoz koyacak yer olmadığından bu kavanozlar da onları sevecek sahiplerini bekliyor.

Sardunyaları çok severim.Onlar da güneşi sever  bilirdim.Bütün yaz bu prensesin üstüne titredim.Tek bir çiçek açmadı.Dışarı da yağmur çamur,bizim ki bahar bahçe.Nasıl güzel değil mi?Üşümesin diye içeriye aldım öpüşüp koklaşıyoruz:)
SARDUNYA
Sevgiyle afiyette kalın inşaALLAH...

12 Kasım 2013 Salı

CAM BOYAMA KEK FANUSU&FEYYAZ EFENDİ

Hüznünü hiç isyan etmeden,zarifçe nasıl ifade edersin?Sorusunun en güzel cevabı hiç kuşkusuz:
"Ağla ey dil,ağla şimdi halime,
Perde-i zulmet çekildi parlak istikbalime"

Dizeleridir.Bu satırların yazarı Feyyaz Efendi:Erzurum öğretmen okulunun son sınıfında öğrenciyken I.Dünya Savaşının başlamasıyla Erzincan Yedek Subay Okuluna alınan 18 yaşında bir genç.Savaşın hiddetlenmesiyle Muş cephesine gönderilen Feyyaz Efendi,gıdasızlık ve zorlu hava koşulları nedeniyle tifüse yakalanır.Ve Bitlis'e hastaneye sevk edilir.Hastanede tedavi görürken 19 Şubat 1916’da Bitlis işgal edilir.Tüm arkadaşları Ermeniler tarafından katledilmişken,onu yine bir Ermeni doktor kurtarır.Rusya’nın kuzeyinde Kosturma şehrine esir kampına gönderilir.Kendisiyle aynı yaşta, asker kocasını savaşta kaybetmiş Marya'ya aşık olur.Bu masalsı aşk ona mandolin dersleri dersleri bile aldırır.Lakin hastalığı ilerlemiş vereme dönmüştür.İstanbula gelen bir gemiyle ailesinin yanına dönmeye çalışan Feyyaz Efendinin ömrü vefa etmez,Ankara da akrabalarını yanında 26 yaşında hayata gözlerini yumar.Feyyaz efendi,savaş boyunca ve hep hasta geçen esaret günlerinde günlük tutar.Genç yaşta filizlenen bu aşka bir ağıt niteliğinde:

"Ağla ey dil,ağla şimdi halime,
Perde-i zulmet çekildi istikbalime"
Satırlarını deftere not düşer.
Küçücük bir ömür;büyük bir aşk;büyük acılar;büyük umutlar...
Kavuşunca adı aşk olmazmış Feyyaz Efendi.
Mekanın cennet olsun... 
Şimdi ben aynı yaş gurubunda ki gençlerle çalışıyorum.Düşünüyorum da biz ne ara bu kadar şımardık,ne ara böyle kıymet bilmez,her şeyden şikayet eder olduk.Elbette ben de biliyorum, zamanla insanlar da,değerler de değişebilir.Fakat bu biraz yavaş olamaz mı?Yere düşen ekmek kırıntısını üç kere öpüp başına koyacak kadar,sahip olduklarına minnet duyan insanlar,her şeyden şikayet eden insanlara dönüşürken,zaman biraz yavaş 
akamaz mı?
Neyse ki hala yem yerken güvercinleri ürkütmemek için parmak uçlarına basanlarımız,bırakın yemeyi nimetin kokusunu duyunca şükredenlerimiz var.Doğrusu bu demiyorum elbette.Sadece bu bana daha çok insan hissettiriyor.
İnsanın vakti dar olunca,yapmak istedikleri dünyalara sığmaz ya.Hahh işte şu sıralar tam da öyleyim.Yine yemedim içmedim bir cam kek fanusu boyadım.Tam boyacı olacak kadınmışım.
Kendim için boyadığımın içinde ki görünsün diye,sadece tabanını boyamıştım.Lakin cam boyama kek fanusunun aynı zamanda muhteşem bir dekor olduğunu düşünürsek,kek fanusunu boyamak da oldukça akıllıca.  

Yine Folkart Enamel Boya kullandım.Desenler peçete dekupajı.Daha önce boyadığım kavonozlarla onu kombinledim,çok şık oldular.
Evde boyanacak bir şey kalmadığından artık sipariş alıyorum.Satın almak isteyenler bana facebook sayfamdan ulaşabilir veya buraya tık tık.
Sevgiyle afiyette kalın inşaALLAH...



7 Kasım 2013 Perşembe

CAM BOYAMA KAVANOZLAR & GÜNEŞ AYNALARI

İtalyada bir dağın koynuna kurulmuş,yaklaşık 200 kişinin yaşadığı bir köy Viganella.Köylüler dağın kuytusunda,kış boyu bir damla güneşe hasret yaşarmış.Ta ki 2006 yılında bir tonluk bir ayna yamaçlarına yerleştirilinceye kadar.Bu uygulama 6 ay boyunca güneşi öğlen saatlerinde bile göremeyen Norveç'in Rjukan şehrine de emsal teşkil etmiş.Onlar da yamaçlara yerleştirilen aynalar sayesinde,güneşle kucaklaşmış.En güçlü antidepresan hiç kuşkusuz güneştir.Aynadan da olsa güneş gören insanları inceleyen uzmanlar yaşamların da,çok güçlü iyileşmeler olduğunu
kaydetmişler.Bunun tek faili elbette ki serotonin.Serotoninin varlığı insanı mutlu,barışçıl ve sağlıklı yapıyor.Yokluğu ise depresyon,düşmanlık ve birçok hastalık için risk olarak kendini gösteriyor.
Yapılan araştırmalar insanın iyi hissetmesi ile daha uzun ve kaliteli bir yaşam sürmesi arasında güçlü bir bağlantı olduğunu gösteriyor.İlaç kullanmanın dışında serotonin salınımını sağlayan en güçlü faktör hiç kuşkusuz ışık.Bu yüzdendir ki aynada bile olsa güneşi gören insanların yaşamlarında,masalsı bir değişim olmuş.
Hiç değilse günün belli bir kısmında,mutlaka cam kenarına konulmam gerektiği konusunda ki ısrarım boşuna değilmiş.
Atalarımız hem toplayıcılık hem de tarımsal ekonomi döneminde,zor bir hayat sürmüşler.Lakin günümüzde ki kadar hastalık ve strese maruz kalmamışlar.Uzmanlar bunu,koşullar daha zor olsa da,8-10 saat açık alanda,parlak ışık altında çalışıyor olmalarına bağlıyor.
Parlak ışık kadar;pembe mavi,sarı,yeşil,kırmızı gibi parlak renklerin de serotonin salınımı üzerinde etkisinin olduğu söyleniyor.Sanırım bu yüzden haziranda ölmek daha zor:)
Bu açıdan baktığımızda yaşadığımız mekanları şeker renkleriyle donatıp,aydınlattığımızda ruhumuz için tartışmasız bir cömertlik yapıyoruz.
Cam kavanozunuz içinde ki çaysa,sadece çay kavanozudur.Lakin şeker renklerine boyanmış bir çay kavanozu,aynı zamanda bir şifacıdır:)

 Şu ana kadar yaptığım çalışmalarda kullandığım malzemeden sonra en çok sorulan satılık mı?sorusuydu.Evet,artık satılık.Bu cam boyama kavanoz setleri sahiplerini bekliyor. 
Altı adet birer litrelik,bir adet 800ml.lik,boyanmış kavanoz seti.Cam boyama kavanozlar,peçete dekupajı ve puantiye ile süslenmiştir.Tüm elde boyanmış ürünler gibi elde yıkanabilir,kolay deforme olmaz.
Sevgiyle afiyette kalın inşaALLAH...

3 Kasım 2013 Pazar

AHŞAP ÇERÇEVE BOYAMA & HER MEVSİMİ SEVMEK :)

Nezakete gerek yok,ben acayip biriyim.Herkesin sonbahar karamsarlığından söz ettiği şu günlerde,içimdeki kızın avaz avaz şarkı söylüyor olması başka neyle açıklanabilir ki:)
Sarı,turuncu,kırmızı rengarenk,masalsı bir dünya...
  Sadece sıcak ve yumuşak bir şeylere sarınılarak başa çıkılabilecek bir serinlik...Beni baştan çıkarmak için kasım yeter de artar bile.Nisan nasıl muhteşem bir başlangıçsa kasımın da öylesine güzel bir bitiş olduğunu düşünüyorum.Kasımın omuzlarına yüklenmiş onca hüzün,ayrılık ve ölüm  yakıştırması da külliyen haksızlık kanımca.Aynı zihniyet kasımpatıyı da"hazanın papatyası"ilan edip,endamını cenaze ve mezarlıklara hapsetmiştir.Halbuki kışın gülüdür kasımpatı.Neyseki bu çinliler nadir de olsa kadir kıymet biliyor.Kasımpatı,nam-ı diger krizantemi dayanıklılık ve uzun ömrün temsilcisi kabul edilip,çiçek açışlarını da kutsamışlar.Aslına bakarsanız"Altın Çiçeğin Laneti" filmini görene kadar kasımpatıların ben de çok farkında değildim:)
Özetleyecek olursam:Sanırım melankoli bana göre bir şey değil,her ayı bir başka seviyorum ben:)
Kasımda hoşuma giden başka bir şey ise,kuşkusuz her hobi severi çok mutlu eden uzun geceler.Hah haay bu nasıl bir bereket:Hem uykuya doymak hem de bir şeylere yetebilmek.
Ahşap boyama serüvenim arkadaşımın evi için süslediğim iki ayna çerçevesiyle devam ediyor.
Akrilik kırık beyaza boyadığımız çerçeveleri,peçete dekupaji ve puantiye ile süsledim.
 çok güzel oldular.Arkadaşım da çok beğendi. Güle güle,sağlık ve huzurla kullansın inşaALLAH...




"Bakma aylardan Kasım,mevsimlerden sonbahar olduğuna.
Sen ne zaman istersen çık gel!
Benim kapım her zaman "Aralık" sana." 

Diyerek,hepinizi emanetleri asla zayi etmeyen,ALLAH'a Emanet ediyorum

Sevgiyle afiyette kalın inşaALLAH...