Okuduğum bir yazı da mutluluğun tanımı için "insanoğlunun yüzyıllardır peşinden koştuğu o lanetli duygu"diyordu.Gerçekten ulaşılamayacak hep özlemle anılacak kadar uzak mı,yoksa fark edemeyeceğimiz kadar yanı başımızda mı?Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama,bana kalırsa tüketmekten gözümüz döndüğü ve güzel şeylere hemen alıştığımız için kıymet vermeyi unuttuk.Böyle böyle kendinizi mutluluğun ulaşılmaz lanetli bir duygu olduğuna inandırdık.Halbuki ömür çok uzun değil,her anımız değerli,tüketimin ise bir sınırı yok.Mutlu olmak, şu an değilse ne zaman.
Durup sakinleşmeli ve sahip olduklarının keyfini çıkarmalı insan.
uzun uzun şükretmeli her sabah gözlerini açabildiğine,sevdiklerinin güzel yüzlerini görebildiğine,yüzünü güneşe dönüp ciğerlerini havayla doldurabildiğine.O zaman mutluluk kapımızı bir türlü çalmayan bir lanet olmaktan kendiliğinden çıkar.
Geçen yaz Esenköy'den getirdiğim nane dalları kışı atlatıp baharda filizlenip boy attılar.İki cılız dalın bu kadar inatçı olmasıyla gurur duydum.Pazarda nanenin demeti 2 lira diyenler keyfimi kaçıramayacak :) Bu gün ilk nane hasadımı yaptım.Sanki dört beş dal nane değilde, on dönüm pamuk hasat ettim.Öyle mutluyum yani.Ne de olsa ben çiçek-böcekle mutlu olabilen bir familyaya aitim.(Yaşasın kadın olmak :)Küçücük dokunuşlar hayatımıza kocaman mutluluklar katar.Sevgiyle kalın.
yaptıgn küçücük işlerde bile masalsı anlatımına bayıldım ben hiç yazamam sadece yaptım:) takipteyim sevdim burayı
YanıtlaSil