8 Temmuz 2013 Pazartesi

KARADENİZ KADINI VE AHŞAP SEPET BOYAMA

Çayeli’nden öteye Gidelum yali yali.
 Sırtındaki sepetun  ben olayım hamali.
Sepetunun ipleri Keseyi omuzuni.   
Aç beyaz peştemali bir göreyum yuzuni

Menşure deduklari kız sen misun sen misun
Alemun dilindesun, O kadar güzelmisun
...
Bir kadını merak etmek böyle de güzel anlatılmaz ki:)
Hayatta örnek aldığım insanlar sıralamasında anadolu kadını hep ilk beşe yakın bir yerdedir.Hem anne hem baba tarafından, 24 ayar karadenizli olduğumdan, en iyi tanıdığım kadınlarda hiç kuşkusuz karadeniz kadınlarıdır.
"Karadeniz kadını" bir tamlamayla tanınmasının hakkını layıkıyla verir.
Sırtında ağırlığınca yüküyle, uçurumlarda yürür.Her şeye,herkese yetişir.Vardır onda her derdin bir çaresi.Ama bir kere de vık vık etmez.
Şimdiler de köylerde oturan yok.Fakat bundan 20-25 yıl öncesinin, ayağı lastikli, burnu sümüklü çocukları, hep çok iyi adamlar oldular.Çünkü başka seçenekleri yoktu.Anaları öyle istedi.Ölürde çoluğunu çocuğunu zebil etmez.Bırakın beş çocuk, bir herifi idare etmeyi;verin dünyayı idare eder.Kızdımı gözü hiçbir şeyi görmez,sevdimi hiçbir çıkar gözetmez, benim peştemalli amazonlarım.
 Kocasının nataşalarla fin fin yaptığını öğrendiğinde, kahvehaneye gidip:-Ola Yunus ha bu bende ki .. değilmi?Diyecek kadar mert, yüreklidir.(Yunus'un yerinde olsam aya tek yön bir bilet alırdım:)
Gün görmemiş küfürler (küçükken çok özenirdim),çok sıkı da dualar ederler.
Cesur,çalışkan,zeki,öfkeli,atılgan,telaşlı,kararlı,güçlü,yeniliklere açık,kanaatkar,şık,güzel,espirili,ozan,alıngan,gururlu naiftirlerde.
Bir bünyede bu kadar ruh hali barındırmak, akla zarar ama karadenizli kadında mümkündür.
Düşmezler ya, onlardan birini yerde bulursanız:Nimettir, üç kere öpün başınıza koyun.Karadeniz kadınının bedeniyle özdeşleşmiş bu yük sepetini boyarken aklımdan ve yüreğimden geçenlerin iki satırda özetini yapayım dedim.Ama inanın beğenmedim.Benim kelimelerimin fukaralığı.Shakespeare özenmedim değil.Her duygusunun kelimesini biliyor muydu acaba?
Bu yük sepetlerini Rize'ye gittiğimde almıştım.Orjinalleri kadar büyük değiller elbette.Birini şemsiyelik olarak kullanıyorum diğeri vasıfsız eleman:)
Sepet boyamanın bu kadar zor olacağını hiç düşünmemiştim.Önce boyayı seyreltmedim.Atkı bağlarının içleri hiç boyanmadı.Sonra boyayı seyreltim.Yol yol aktı.Karadenizli genim imdada yetişmeseydi onları çöpe atacaktım.

Kaç kat boyadığımı hatırlamıyorum.Son olarakta sentetik sprey boyayla iyice boyadım.Peçeteleri yapıştırırken elimle hafifçe boşluklara doğru tamponladım.Gergin tutunca, ıslanan peçete yırtılıyor:)sonra da birkaç kat vernikledim.
 
Yavru sepeti süslediğim peçeteyi, Bim'den aldım.Aldım derken mağaza mağaza gezip peçete arıyorum bu günlerde.Mesai harcıyorum bu işe:).Parktan topladığım lavantalarla  kombinledim.Pek bir yakıştılar.Eve girerken hafif bir serinlik ve lavanta kokusu cennette gibi hissettiriyor:)

Şemsiyelik olarak kullandığım sepete ise arkadaşımdan aldığım bu peçeteyi yapıştırdım.Bu kütük mum da antrede sepete yarenlik ediyor.Alınmasın diye ona da yapıştırıverdim bir peçete:)


Herkese hayırlı ramazanlar dilerim.Herşey gönlünüzce olsun.Sevgiyle kalın:)

1 yorum :

  1. Merhaba. Dekupaj kağıtlarını o kadar ince ince nasıl kesiyorsunuz? Metal bir yüzeye yapıştırırken desensiz yüzüne mi tutkal sürülür. Bir de dekupajdan önce boya yapmamız mı gerekiyor?

    YanıtlaSil